Tarihçe

Kandilli Rasathanesi'nde Astronomi

Fatin Hoca eline geçen bir fırsatı değerlendirerek 1918 yılında Carl Zeiss firmasına ekvatoryal teleskobu sipariş etmiş ancak bu teleskop 1. Dünya Savaşına ait Almanya'daki hesapların tasfiyesine kadar ülkemize gelememiştir. Kaynaklardan bu teleskobun ülkemize gelen 3. teleskop olduğu anlaşılmaktadır. Bundan önceki iki teleskoptan ilki Harbiye Mektebi'ne alınan uzunluğu 5 metre, açıklığı 1 metre olan teleskoptur ve bu teleskobun Kırım Savaşı sırasında hastaneye dönüştürülen Harbiye Mektebinde çıkan yangında enkaz haline geldiği belirtilmektedir. İkincisi ise 31 Mart Vak’ası sonrasında toplanan alet parçaları içinde 8 santimetrelik bir dürbün olduğu ve Kabataş Lisesi'ne verildiği belirtilmektedir.

1925 yılı Rasathane’nin basının ilgisini çektiği yıl olmuştur. 20 Mart 1925’de  Cumhuriyet Gazetesi’nde Fatin Hoca ile “Rasathane Müdürü ile Mülakat” başlıklı röportaj  yayınlanır. Ardından Yıldız dergisinden bir gazeteci rasathaneyi ziyaret eder. 9. sayıda (Mayıs 1925) rasathane ile ilgili bir yazı yayınlanır. Bu röportajda rasathaneye keçi yolundan ulaşan muhabir, “yegane rasathanemiz ne halde” konu başlığı altında rasathaneyi şu ifadelerle anlatır. “Rasathane bir kule ile iki küçük odadan oluşan ahşap bir binadan ibaret küçük ve zarif bir iş yeridir. Müdür Fatin Efendi ile birlikte bütün memürler dört kişiyi geçmemektedir.

Rasathanemiz hava durumunu ve yer sarsıntılarını kaydetmek için muhtaç olduğu aletlerden yoksun durumdadır. Avrupa rasathanelerinin metrûkat anbarı  bile olmuyacak kadar fakir olan rasathanemizin gözlemcileri bütün mahrumiyetlere rağmen çalışıyorlar ve çoğunlukla hava durumu hakkında doğru bilgiler veriyorlar. Rasathanede gördüğüm nısfünnehar dairesi altına ve hizasına  konmuş eski ve küçük bir dürbünden başka rasat aleti yoktur. Bütün aletlerin toplamı barometre dahil 10’u geçmemektedir.”

Resim 8: Yıldız Dergisi 9. Sayı,  s. 7-8 (Prof.Dr. Atila Özgüç Arşivi)

Fatin hocanın hem Cumhuriyet Gazetesi’ne, hem de  Resim 7’de görülen  yıldız dergisinde yayınlanan  röportajlarında  teleskopla ilgili verdiği bilgi şu şekildedir:

“Avrupadan dürbün aldık. Teferruatıyla beraber bize 23 bin liraya mal oluyor. 15 gün evvel yola çıkarılmıştır. Bu dürbün için bir bina projesi hazırladık. 3-4 odalı ve 10 metro  yüksekliğinde, bir de kulesi olmak şartıyla 35 bin liraya yapılabilecektir. Para verilmesse dürbünden maateessüf istifade edilemeyecek.

Rasathanelerin üç çeşit dürbünü vardır. Birisi kutru 20 santime diğeri 50 ve üçüncüsü de 110 santime kadardır. Biz ancak 20 santimliğini aldık. Bu dürbün ile fiziki astronomi tetkikatı yapılır. Kevakibin (yıldızların) fotoğrafları alınır ve ışık ölçme tetkikatında bulunulur. Bu dürbüne malik olmakla Türk Rasathanesi de beynelmilel teşkilata girecektir. Çünkü mesela Avrupa’dan bize “şu yıldıza yakınız” derler. Biz de tetkikatımızı yaparak telsiz telgrafımızla cevap vereceğiz. Yalnız dürbünümüz küçük mikyastadır( ölçekte). Bulgaristan 15 sene evvel bu dürbüne malik olmuştur.”

Resim 9’da görüldüğü gibi 1926 yılında verilen  35 bin lira ile bir taraftan dürbün binasının temeli atılmış, bir taraftan da atölye ve kütüphane binaları, 1935 yılında ise dürbün binasının inşaatı tamamlanmıştır. 1925 yılında gelen dürbün 1933 yılında yerine konmuştur. 1926-1927 ders yılında Fen Fakültesi’ndeki 9 Enstitü’den biri de Hey’et Enstitüsü idi. Bu Enstitü’nün Müdürü, ilm-i hey’et-i riyâzî, hatâya nazariyesi,  hisab-ı ihtimali derslerinin müderrisi olan Fatin Gökmen idi. Fatin Gökmen’in, Darülfünün Fen Fakültesi'nin dekanlığını, Hey’et Enstitüsü’nün müdürlüğünü ve Rasathane-i Amire’nin müdürlüğünü aynı anda yürüttüğü anlaşılmaktadır.

 Resim 9: Dürbün Binası’nın inşaatı (Prof.Dr. Atila Özgüç Arşivi) 

Fatin Hoca’nın, Milli Eğitim Bakanlığına “Rasathane teşkilat ve tesisatı hakkında malumat” konulu,  09.04.1932 tarih, 1147 sayılı  bir yazısında rasathane ilgili bilgileri şöyle vermektedir.

“Rasathane dört şube-i ilmiye ile bir idare şubesi ve birde atelye dairesinden ibarettir. Astronomi  ile ilgili birimlerin isimlerini ise;

  • Hey’et Şubesi  (sonradan Kronometri servisi, Zaman servisi olarak , hizmet veren servis)

  • Hey’et Fizikiye Şubesi ( Heliofizik Servis, Güneş Fiziği Servisi olarak bilinen servis.)

Aynı yazıda:

“... Yazın ise Güneş’in lekelerinin ve hedabatın tahavvulatını tetkik etmek sipektroskopik ve fotografik bazı tecrübelerde bulunmaktadır. Bu faaliyetimiz tecrübe mahiyetinde olup ilmi tetkikat yapmaktayız. Hey’etin bu şubesi en külfetli ve masraflı bir kısımdır. Yalnız bu küçük dürbün ile iktifa etmek ve Güneş tetkikatı için bir yelyosta ve 40 cm bir objektifle ve bazı tali teferruatı lazım ile takviye ve itmam için 20 bin lira kadar bir masrafa ihtiyaç vardır ki bu nevakisi mutad tesisat masrafımızla dört beş senede ikmal edebilmek ümidindeyiz. Bu dürbün Fizik Hey’etinin en küçük aletidir. Fiziki Hey’inin orta aleti yani açıklığı 60-70 santim olan bir teleskop ve 35, 50 cm olan bir muadele ve tefferruatı ve bunlara ait binayı husule getirecek bir tekamülü  bittabi uzun bir atiye bırakmış oluyoruz.”

Bu arada ilk kadın matematikçimiz -astronom  Paris Pişmiş’in  Fatin Hoca ile ilgili anısına değinmek  yerinde olacaktır. "Fatin Hoca ile hey’et dersi okuduk…. Fatin Hoca derslerini önceden hazırlamadan gelir, bizim verdiğimiz bir kitabı açar, bir göz atar ve dersini mükemmel anlatırdı. Fatin Hoca’nın fevkalade zeki bir insan olduğunu belirtmek isterim. Onunla da çok tatbikat yapardık, bu şekilde onun düşünüş tarzını hissedebilirdim. Burada bir parantez açmak, bilim çevrelerinde bile kızların matematikte başarılı olamayacağı şeklinde bir önyargı olduğunu anlayabilmek bakımından yararlı olacak. Gerçi sonraları Fatin Bey beni Kandilli Rasathanesi'ne almak istemişti ama ilk derse geldiğinde talebeler arasında Hakime ile beni görünce gözlüklerini kaldırarak şöyle demişti: Buraya epeyce kadın talebe geldi. Fakat hiç kimse muvaffak olamadı… 1933 yılının sonbaharında Darülfünun açılmadı. İstanbul Darülfünun’u İstanbul Üniversitesi olmuştu. 1933’te bütün eski profesörlerin yerine Alman profesörler geldi.”

Milli eğitim Bakanlığının 1928-1945 yılları arasında Türk Eğitim sisteminde görev almaları için Almanya, Belçika, Fransa, İsviçre ve İngiltere’ye yılda ortalama 120 öğrenci gönderme projesinin ilk öğrencilerinden olan Nüzhet Gökdoğan 1928 yılı Kasım ayında Matematik ve Fizik öğrenimi görmek üzere  Fransa’ya gider. 1934 yılı temmuz ayında Türkiye ye dönen Nüzhet Gökdoğan Kandilli Rasathanesi'nde çalışmak üzere başvurur ve “o  dağ başına tek başına göndermem” diyen babası ile beraber rasathaneyi gezerler. Gökdoğan Avrupa'daki rasathanelerin şartlarını bildiği için Kandilli Rasathanesini son derece yetersiz bulur. Kendisinin deyimi ile Fatin Hoca da zaten kendisiyle çalışmaya pek hevesli değildir.   

Kandilli Rasathanesi'nde ilk astronomi çalışması 19 Haziran 1936 yılında Uludağ’da gözlenen tam Güneş tutulması olmuştur. Bu olayla ilgili olarak tam tutulma hattı hesapları yayınlanmış ve ekvatoryal dürbünün tüp ve merceklerinin Uludağ’a, sonradan Fatin Tepe olarak anılan gözlem alanına götürülmüştür.

Resim 10:  1936 yılında Uludağ'da Tam Güneş Tutulması hazırlık çalışmaları (Prof.Dr. Atila Özgüç Arşivi)

1912 – 1933 yılları arasında Rasathane çeşitli kurumlara bağlanmaya çalışılmış, bazı kurumlarda rasathaneye bağlanmak istenmiş. En son 1950 yılında Teknik Üniversite'ye bağlanması işlemleri de sonuçlanmamıştır. Resim 11’de Kültür Bakanlığı İstanbul Rasathanesi başlığı dikkat çekicidir. 1936 yılından itibaren de KANDİLLİ RASATHANESİ adı zikredilmeye başlanmıştır.

Resim 11: 19 Haziran 1936 Tam Güneş Tutulması kitap kapağı

5.3.1. Zaman (Kronometri) Servisi

Bu servis Rasathane’nin en eski servisidir. Şöyle ki, Fatin Gökmen’in 11 Aralık 1924 tarih, 90 sayı ile Milli Eğitim Bakanlığına yazdığı yazıda, deprem, mıknatıs ve mareograf istasyonları’nın yanısıra  zamanın incelikli tayini ve muhafazası için alınacak alet ve yapılacak tesislerin teklifi  de yer almaktadır.1960’lı yılların başındaki hedefi, 1 şef 1 asistan ve bir yardımcıdan ibaret olan kadrosu ile, ülke içinde doğru saat ayarını tesis etmek, bölgesinde uluslararası bir saat merkezi haline gelmek olan zaman servisi, teknolojik gelişmelerle bu yöndeki hedefinden vazgeçmek durumunda kalmıştır. İnşaatı 1945 yılında tamamlanan, bugün Jeodezi Anabilim Dalı'nın faaliyetini sürdürdüğü binada, 90 mm’lik geçiş aleti (askania, alınışı (al.)1927), Zenit Teleskobu (al.1934), Omega kronografı, Rohde und Schwartz kuars saati makayese osiloskobu (al.1964) Danjon Astrolabı, Hewlett Packard elektronik kontör kronografı (al.1967) ile çalışmalarını 1974 yılına kadar sürdüren Zaman Servisi’nin, gözlemsel çalışmaları :

  • Danjon astrolabı ile yıldız gözlemlerinin sonucunda zaman ve enlem tayini  yapmak,

  • Çeşitli rasathanelerin yayınladıkları zaman işaretlerini Güneş’in muhtelif anlarında kuvars saatleri ile mukayese etmek,

  • İsviçre’de bütün gün süresince zaman işaretleri yayınlayan HBG istasyonunun Kandilli Rasathanesindeki relatif alan şiddeti kaydedilip, değişimleri ile manyetik alan değişimleri arasında bağıntı aramak şeklinde idi.

Zaman Servisi'nin gözlem araçları, rasathanenin diğer bölümlerinin de kullanımdan kalkmış gözlem araçları ile birlikte Kandilli Rasathanesi Bilim Tarihi Binası ve Rahmi Koç Müzesi'nde sergilenmektedir.

26 Aralık 1925 tarih, 698 sayılı kanunun 3. Maddesine göre Hicri-Kameri Aybaşları hesabının yanı sıra “Adli Astronomi” konusunda bilirkişilik çalışmaları zamanla artan kadrosu ile 1970 yılına kadar sürdürülmüştür. 1970 yılında adli astronomi konusunda çalışan personeller, kadrolarıyla birlikte Adli Tıp Kurumu Müessesesi’ne dahil olmuştur. O yıldan itibaren, “Adli Tıp Kurumu Kanunu”’nun 1982’de yayınlanmasının ardından zaman servisi,  1983 yılı başına kadar Adli Tıp personeline ev sahipliği yapmıştır.

1991 yılında mahkemelerden rasathaneye gelen yazılar yeniden cevaplandırılmaya başlanmıştır. Adli Tıp Kurumu’nda bu konuda çalışan tek elemanın 2003 yılında emekli olmasıyla, Adalet Bakanlığı’nın 15.10.2004 tarih, 2004 sayılı, 30.01.2006 tarih, 2552 sayılı genelgeleri ile, bu konudaki yetkili kurum’un Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü olduğu belirtilmiştir.

1990’lı yılların başında Zaman Servisi'nin tek çalışanının Güneş Fiziği servisine katılımıyla, Güneş Fiziği Servisi ve Zaman Servisi “Astronomi Laboratuvarı” adı altında birleşmişlerdir. Halihazırda Zaman Servisi'nin yürüttüğü adli astronomi, hicri kameri ay başlarının hesabı ve diğer çalışmaları Astronomi Laboratuvarı'nda sürdürülmektedir.

1991-2011 yılları arası adli astronomi konusunda hazırlanan raporların sayısı Şekil 1’de gösterilmiştir. 2007 yılından itibaren Güneş doğuş-batış bilgilerinin web ortamında sunulması üzerine mahkemelerden gelen bilgi talebinde azalma olmuştur.

Şekil 1 ‘de Adli astronomi konusunda hazırlan raporların sayısı

5.3.2. Güneş Fiziği (Helyofizik) Servisi

1930’lu yıllarda Fatin Hoca ile beraber rasathane’nin bilimsel servislerinde  çalışmalara katkıda bulunan  3 üniversite mezunu genç vardır. Bunlar: Kemal Erkman, Hamit Dilgan ve Yakup Elbek.

“W. Gleissberg, Kandilli Rasathanesi’nin d=20 cm, f=305 cm’lik Zeiss mercekli teleskobu’nun 1935 yılında binaya yerleştirildiğini ancak uygun personel olmadığı için on yıldan fazla süre teleskobun öksüz kaldığını, gözlemlerin öğrencisi Muammer Dizer tarafından başlatıldığını yazar”15

Fatin Hoca’nın 1932 yılında yazdığı yazı ile belirttiği gibi dürbünle deneme mahiyetinde gözlemler yapılsa da sistematik gözlemler başlamamıştır.

1940’lı yılların ortalarında ise astronom kadrosunda  Güneş Fiziği ve Zaman servisinde Muammer Dizer, Hasan Tayşi ve Tarık Gökmen’i çalışmaktadır.

Kandilli Rasathanesinde Güneş Fiziği çalışmalarının başlama gerekçesini 1973 yılında yayınlanan  kitabında2, o zaman müdürlük görevini yürüten Muammer Dizer şu şekilde açıklıyor:

“1947 yılına kadar mevcut dürbünün hangi astronomi konusu hizmetinde kullanılacağı planlanmamıştır. 1947 yılında dürbünün hizmete sokulması ve en yararlı şekilde kullanılması bir sorun olmuştur. O yıllarda İstanbul Üniversitesi Astronomi Enstitüsünün çalışmaları sorunumuzun kolaylıkla çözümüne yardım etmiştir

Çalışma konusu olarak yıldızlar astronomisi değilde Güneş’in seçiminin başlıca iki nedeni vardır:

a. Birinci neden ekonomiktir. Bilindiği gibi yıldızlar üzerinde araştırma yapabilmek için çok büyük, yani çok pahalı araçlara ihtiyaç vardır. Halbuki Güneş gözlemleri için .. cm açıklıklı bir dürbün kafi gelmektedir. Böyle bir dürbünün teorik ayırma gücü bir yay saniyesi altındadır. Esasen atmosferimizin var olan koşulları bir yay saniyesi altında gözlem yapma olanaklarını vermemektedir. Bu nedenle Güneş araştırıcıları dürbün objektifini büyütmeyi değil de atmosfer koşullarının iyi olduğu yerleri tercih etmektedirler.

b. İkinci neden ise batı bilim ortamına çabuk girmektir. Zira Güneş problem olarak ele alınınca karşımıza incelenecek ve gözlenecek birçok olay çıkmaktadır.

Yıldızların evrimi, içindeki çekirdek üretimi onların yapıları gibi konular astrofiziğin ilginç sorunlarıdır. Bu sorunlar evrenin doğuşunu, yapısını giderek yaşamın sırlarını içerir. Bu yüzden günümüzde yıldızları devamlı ve inatla gözlemek onlardan bilgi almaya çalışmak kaçınılmaz olmuştur. Güneş’te bu milyonlarca yıldızdan biridir ve dünyamıza en yakın olanıdır. Bu nedenle onu incelemek diğer yıldızları incelemekten hem daha kolay hem daha ucuzdur. Ayrıca onun evrimi dünyamızdaki yaşam ile sıkı sıkıya ilgili olduğundan çok merak edilen bir konudur. Güneşteki plazmanın bulunduğu fizik koşullar yer yüzündeki laboratuvarlarda yaratılmasının olanaksız olması bakımından da ilginçtir.

Bütün bu sorulara cevap verebilmek ve bu bilim dalında diğer ülkelerle yarış edebilme amacı, Kandilli Rasathanesi'nde Güneş Fiziği’nin kurulup gelişmesine yol açmıştır.

1953 yılında  Muammer Dizer’in rasat yöntemi ve rasat aleti ile açıklamaları şu şekilde.13

1947 yılının Temmuz ayında  Güneş leke rasatlarına başlanmıştır. “Rasatlar iki metodla yapılmakta idi

a. Fotoğraf metodu b. Projeksiyon metodu. İstanbul Boğazının hemen kenarında rasathanemizin semasında, umumiyetle relâtif rutubet miktarının fazla olmasından fotoğraf ve projeksiyon la elde edilen neticeler arasında oldukça büyük bir fark görüldü. Bu hava şartları içinde elde edilen Güneş fotoğraflarının memnuniyet verici olmamasından dolayı, kısa bir zaman sonra bu metoddan vazgeçildi ve güneş leke rasatları yapan rasathanelerin ekseriya kullandığı projeksiyon metodu tercih edildi.

Rasat aleti: Güneş leke rasatları Zeiss ekvatoral dürbünün vizüel rasatlar yapmaya yarayan, açıklığı 20 cm ve odak uzaklığı 3.05 m. olan, double (çift) objektif ihtiva eden, tüpü ile yapılmaktadır.Bu tüpün üzerinde, açıklığı 6 cm. ve odak uzaklığı 0.75 m. olan bir arayıcı bulunmaktadır. Keza vizüel tüpün her iki yanında, simetrik olarak, iki fotoğrafik tüp yerleştirilmiştir.

Bunlardan biri, 18 cm açıklığında 1.20 m odak uzaklığında bir triple (üçlü) objektif ihtiva eden astrofotoğraf’tan, digeri ise, 16 cm açıklığında ve 1.07m odak uzaklığında bir prizm objektiften ibarettir.

Günümüzde zeiss ekvatoryal teleskop ile gözlemlere devam edilmektedir. Gözlem gün sayımız Şekil 2’de, gözlemleri paylaştığımız veri merkezleri resim 14 de gösterilmektedir. Günlük leke sayıları raporumuzu, SIDC (Solar Influences Data Analysis Center)  ve AAVSO’ya  (American Association of Variable Star Observers) göndermekteyiz. Fotosfer gözlemimiz (Resim 15) ve  Fotosfer leke çizim arşivimizin tamamı ise web sayfamızdan yayınlanmaktadır. Dürbün aynı zamanda tarihi geçmişi ve heybetli görünüşünden dolayı rasathanenin gezi programı dahilinde gelen ziyaretçiler tarafından  görülmek istenmektedir.


Şekil 2: Fotosfer gözlem sayısı

Resim 14: SIDC ve AAVSO’veri merkezlerinin  rasathaneye ait günlük veri tranfer arayüzleri

5.8 Halk astronomisi etkinlikleri

Kuruluşundan itibaren yer ve gök bilimlerinde toplumun ihtiyaç duyduğu bilgilere cevap verme işlevini sürdüren Kandilli Rasathanesi’nde önceleri düzensiz, 1992 yılından itibaren  düzenli olarak genellikle okullar olmak üzere, Çarşamba ve Perşembe günleri, Rasathane’nin ziyaret günü olarak belirlenmiştir. Gezi programı dahilinde Afete Hazırlık Eğitim Birimi, Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi, Astronomi Laboratuvarı ve Meteoroloji Laboratuvarı'na okul ve grup ziyaretçileri kabul edilmektedir. (Rasathane gezi başvurusu)

6.Rasathane'nin düzenlenmesine katkı'da bulunduğu ulusal ve uluslararası toplantılar

  • Observatories in Islam - International Symposium İstanbul, 19-23 Eylül 1977

  • Ruyet-i Hilâl Toplantısı İstanbul, 26-28 Kasım 1978

  • Cumhuriyet Döneminde Astronomi Çalısmaları Sempozyumu, İstanbul, 26 Aralık 1983

  • IV.Ulusal Astronomi Kongresi İstanbul, 1984

  • X. Ulusal Astronomi Kongresi, 1996, (İstanbul Üniversitesi ile birlikte)

  • The Last Total Solar Eclipse of the Millennium in Turkey İstanbul, 13-15 Ağustos 1999

  • Annual Meeting of the Balkans, Black Sea and Caspian Sea Regional Network on Space Weather Studies, Antalya,30 Mart-01 Nisan 2006

  • Dünya Rasathaneler Forumu İstanbul, 04-06 Ağustos 2008